"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Manevî cihad

Kâzım GÜLEÇYÜZ
29 Temmuz 2015, Çarşamba
Said Nursî Birinci Dünya Savaşında Anadolu topraklarının adım adım işgali sürecinde, Van Gölü kıyısında temelini attığı üniversite projesini tatil edip talebeleriyle cepheye koşmuş, Ruslara ve Ermenilere karşı çetin bir mücadele vermiş, Bitlis müdafaasında esir düşmüş ve ortaya koyduğu kahramanlık Enver Paşa başta olmak üzere üst yönetimin de dikkatini çekmişti.

Rusya’daki esaretten dönüşünde de Anadolu’daki millî mücadele ve kurtuluş hareketine de aktif destek verdi; millî mücadele zaferle sonuçlanıp Anadolu’nun işgalden kurtarılmasını müteakip ise, silahı bir kenara bıraktı ve tamamen manevî cihada yoğunlaştı.

“Dinde zorlama yok,” diyen Bakara Suresi, 240. ayetinin çağımıza verdiği mesajlardan birini, “Din için silahla cihada muarız olan hürriyet-i vicdan hükümetlerde bir kanun-u esasî, bir düstur-u siyasî oluyor” şeklinde ifade ederek, buradan hareketle “Manevî cihad-ı dinî, iman-ı tahkikî kılıcıyla olacak” sonucuna ulaştı (Şualar, s. 243).

Bu tesbitin geniş bir açılımını vefatından önceverdiği en son dersinde yaparken şöyle dedi:

“Asıl mesele bu zamanın cihad-ı manevîsidir, manevî tahribatına karşı set çekmektir, bununla dahilî asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir.” (Emirdağ Lâhikası, s. 455.)

Said Nursî, silahlı mücadelenin en önemli sakıncalarından birini, masumların da zarar görmesine yol açacak bir şiddet ortamına sebebiyet vermesi olarak izah ediyordu. En çok vurguladığı Kur’ânî prensiplerden biri, ceza hukukunun da temel ilkesi olan “suçun şahsîliği” esasıydı. 

Birçok ayette tekrarlanan temel prensip şu: 

“Birinin hatasıyla başkası mes’ul olmaz” 

Oysa günümüzdeki uygulamalar bu ilkeyle tamamen çelişiyor. Nitekim Filistin, Irak, Afganistan ve Suriye’de görüldüğü gibi, teröristlerle mücadele gerekçesiyle birçok masum hayata kastediliyor. Bunlara misilleme olarak gerçekleştirilen silahlı eylemlerde ve özellikle intihar saldırılarında ise, asıl hedeflerden ziyade yine masumlar vuruluyor.

Oysa Bediüzzaman diyor ki: “Bir masumun hakkı yüz cani için feda edilmez, onların yüzünden ona zulmedilmez.” (age., s. 38.)

İşte Said Nursî, karşılıklı zulümlerle sonu gelmez bir kan davasına dönüşecek bir şiddet sarmalının oluşmaması için, dahilde silahlı mücadeleye kesinlikle sıcak bakmadı.

Yapılması gereken tek şey, manevî hizmetlerdi. Üstad bu hizmetler için, “Mekke’de olsam da buraya gelmem lâzım” diyordu. Çünkü “manevî cihadın cephe ülkesi” Türkiye idi.

(Bediüzzaman Modeli kitabımızdan)

Okunma Sayısı: 3440
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Veysel Kırışoğlu

    31.7.2015 20:09:47

    Muhterem abim, "Hariçteki cihad başka, dâhildeki cihad başkadır." Filistin'in Nekbe savaşını takib eden süreçte silahla işgal edilmesi karşısında islam'ı anlatmakla yetinmek saldırana misliyle saldırmayı emreden ayetlere ve üstteki vecizeye muhaliftir.

  • demokrat

    29.7.2015 20:39:49

    Üstadı bırakın başkalarını sadece Nurcular ve nurcu geçinenler anlayabilselerdi.O zaman herşey ne güzel olurdu

  • Turgay Namdar

    29.7.2015 11:09:26

    “Din için silahla cihada muarız olan hürriyet-i vicdan hükümetlerde bir kanun-u esasî, bir düstur-u siyasî oluyor” Sadece dahilde değil, hariçte de cihad yasak. Eskiden cihad insanların hidayetine mani olan müstebit idarelerden halkı kurtarıp hürriyetlerine kavuşturmak için idi. Sonrasındaki Müslümanlaşma baskı değil, hür ortamda olmuştur. Halbuki şimdiki hürriyet ortamında kimi kimden kurtaracaksınız. Dolayısıyla silahlı cihad devri kapanmıştır. Siyasi hedef ise; dünya barışıdır. Müttefiklerimiz ise medeni dünyadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı